Mekanların kişilerden izler taşıması gerektiğine inananlardandı o. Bu yüzden burayı bulana kadar günlerce dolaşmıştı. Burayı; bu izbe, gözden çıkarılmış, sessiz ve kederli bodrum katını..
Rahatça sevişebilmek için özenle seçtiği bu rahatsız yatak dışında, orada hayat olduğunu gösteren tek şey sol köşede duran sehpa ve üzerindeki yeşil saatti. Saati eskicide görür görmez almaya karar vermişti ve şimdi ne kadar iyi bir şey yaptığını daha iyi anlıyordu. Odanın sessizliğini bozan her "tik-tak" sesiyle biraz daha uzaklaştığını hissediyordu geçmişinden ve bunu her farkedişinde kendini biraz daha yakın buluyordu geçmişine. Her saniye uzaklıkla yakınlık, geçmiş ile şu an arasında gidip geliyordu sanki. Vazgeçtikleri ile tercih ettikleri arasında bir köprü üzerindeydi sanki. Hem garip bir haz alıyordu bu gelgitten, hem de o geri dönülmez yolda daha fazla mesafe katetmek için büyük bir hız ve iştahla sevişiyordu. Az önce tek beden olduğu bu yabancı adamı izliyordu şimdi o giyinirken. İnsan ne kadar zavallı diye düşündü.
Doğası gereği eksik ya da zayıf yaratıldığından değil, bunun anlaşılmasından ödü koptuğu için zavallıydı. Kendi çırpınışları geldi sonra aklına. Zihnini öylesine kaptırdı ki bu düşüncelerin girdabına, ne elinde tuttuğu sigarasının sonuna kadar yandığını ve külünün yere düşmek üzere olduğunu farketti, ne de adamın kapıyı çekip çıktığını. Ses her zamankinde daha çok yankılanıyordu odada; TİK-TAK, TİK-TAK, TİK-TAK..
Mabel Matiz - Şeyma Aslan
Rahatça sevişebilmek için özenle seçtiği bu rahatsız yatak dışında, orada hayat olduğunu gösteren tek şey sol köşede duran sehpa ve üzerindeki yeşil saatti. Saati eskicide görür görmez almaya karar vermişti ve şimdi ne kadar iyi bir şey yaptığını daha iyi anlıyordu. Odanın sessizliğini bozan her "tik-tak" sesiyle biraz daha uzaklaştığını hissediyordu geçmişinden ve bunu her farkedişinde kendini biraz daha yakın buluyordu geçmişine. Her saniye uzaklıkla yakınlık, geçmiş ile şu an arasında gidip geliyordu sanki. Vazgeçtikleri ile tercih ettikleri arasında bir köprü üzerindeydi sanki. Hem garip bir haz alıyordu bu gelgitten, hem de o geri dönülmez yolda daha fazla mesafe katetmek için büyük bir hız ve iştahla sevişiyordu. Az önce tek beden olduğu bu yabancı adamı izliyordu şimdi o giyinirken. İnsan ne kadar zavallı diye düşündü.
Doğası gereği eksik ya da zayıf yaratıldığından değil, bunun anlaşılmasından ödü koptuğu için zavallıydı. Kendi çırpınışları geldi sonra aklına. Zihnini öylesine kaptırdı ki bu düşüncelerin girdabına, ne elinde tuttuğu sigarasının sonuna kadar yandığını ve külünün yere düşmek üzere olduğunu farketti, ne de adamın kapıyı çekip çıktığını. Ses her zamankinde daha çok yankılanıyordu odada; TİK-TAK, TİK-TAK, TİK-TAK..
Mabel Matiz - Şeyma Aslan