Hatırlayanlar olacaktır; Şafak Bay kamuoyunun bildiği şekliyle Şafak öğretmen öz kardeşimdir. Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformunun kurucusu ve ataması yapılmayan öğretmenlerin sembolü olmuştu.
Tedavi olabilmek için Amerika'ya gideceğimiz günden bir hafta kadar önceydi, İlkay Akkaya ile görüşüp Şafak'la bir düet yapmasını rica etmiştim. ABD'de olduğumuz zaman zarfında yayınlar, gerekirse kamuoyu desteği bulabilmek üzere kullanırız demiştim. Biraz da Şafak'ın kayıtlı bir şeyleri olsun istiyordum, tedavi süreci işe yaramazsa diye. İlkay Abla ''Elbette, siz ne zaman geleceğinizi belirtin, stüdyo ayarlayayım'' dedi. Bu konuyu Şafak'a açtığımda Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu olarak, Ankara Abdi İpekçi Parkında oturma eylemi başlatacaklarını ve orada olması gerektiğini söyledi. İnsanların %99'unun kaçırmak istemeyeceği bu fırsatı eylem var diyerek, elinin tersi ile itmişti.
Tekel İşçilerinin grevinden sonra devlet çadır kurulmasına izin vermiyordu. Şafak yurtdışında tedavi olabilmek için, açlık grevi yaptığında çadır kurulmasına izin verilmediği için, soğuk ve açlık etkisiyle defalarca acile kaldırılmıştı. Grevin ilk gününde yanlarında olduktan sonra Şafak, Turancısından, BDP'lisine, Cemaatçisinden (o dönem AKPlilerdi), CHP'lisine yoldaşları yani meslektaşları ile vedalaştı ve Amerika'ya doğru yola çıktık. Şafak orayı terkedince kameralar da ufak ufak terketmiş, yalnızca bir gazetenin muhabiri kalmış, o son gazeteci arkadaş yemek almaya gittiğinde öğretmenleri kelepçeleyip göz altına almışlar.Biz bu yaşananları otele yerleştikten sonra internete girdiğimiz zaman öğrendik. Amerika'da gece yarısıydı ve Şafak "geri dönüyoruz" dedi bana. Hiç bir zaman hayattan umudunu kesmemişti ama şimdi hayatını hiçe sayıp geri dönmek istiyordu. Üstelik her gün acile kaldırılma pahasına, 3 gün açlık grevi yaparak tedavi olma şansını yakalamışken: Her şeyi bir çırpıda yok sayacaktı. Yapılması gerekeni biliyordu, daha fazla öğretmen oturma eylemi için Abdi İpekçi Parkı'nda toplanmalıydı. Gözaltına alınanlar bırakıldığında hemen tekrar parka dönmeliydi. Arkadaşlarını aradı, gözaltına alınan öğretmenlerin bir saat içinde serbest bırakıldığını öğrendi. Herkes şehrine dönmüştü bile. Birkaç gazetede iki satır haber çıkmıştı. Takip edebildiğim kadarıyla oturma eylemi ve gözaltılar herhangi bir televizyon kanalında yer bulamamıştı.
Geç kalmıştık, herkes evine dönmüştü. Biz de geri dönmedik memlekete, tedavi için Amerika'da kaldık. Türkiye'de tedavi kanalları tıkandığı için 1 yıldır tedavi alamıyordu ve olanca çabamıza rağmen deneysel tedavi için yurt dışına da gidememiştik. Kontrollerden sonra, doktoru deneysel tedavilere katılmak için geç kaldığımızı, bünyesi bu kadar zayıflamış bir hastanın deneysel tedaviye kabul edilmeyeceğini belirtti. Türkiye'de tedavi kanallarının tükendiği anda, yani bir yıl önce deneysel tedavi için yurt dışına gelmiş olsaydık belki her şey farklı olacaktı.
Mevcut 2 tedavi yönteminden bahsedildi, Türkiye'de de uygulanabilecek tedaviler. Başarı oranları çok yüksek değildi ama denemek gerekiyordu. Amerika'da en iyi şartlarda bu tedaviyi alabilirdi Şafak ama dönme kararı aldı. 500-600 bin dolara mal olacaktı belki orada tedavisi ve her bir kuruşu devlet tarafından karşılanacaktı. Hayatının hiç bir döneminde en ufak bir milliyetçilik parıltısı görmediğim o insan, "Paramız buralara gitmesin, dönelim Türkiye'de tedavi olacağım" dedi. Biz de döndük. Detayları ve sonrası başka bir zaman anlatılabilir yaşananların.
Şafak herhangi bir kurumda öğretmenlik yapmadı ama hayatına dokunduğu herkese bir şeyler öğretti giderken.
O gün gözaltına alınan arkadaşlar geri dönmemiş olsaydı memleketlerine ve tekrar gitselerdi o parka, bir daha göz altına alınsalar ve bir daha parka dönselerdi serbest bırakıldıklarında, ta ki haber olana kadar. Yeni öğretmenler katılsaydı aralarına her seferinde ve bir çığ gibi büyüseydi: Olmadı, yapmadılar, sonra birileri geldi ve AYÖP'ü böldü. Türkiye'nin en önemli sivil toplum hareketlerinden birisi yok olup gitti.
Bunları neden mi anlattım; Faşizmi yenmenin yolu budur da ondan. Çok olmak, daha çok olmak ve sonra daha da çok olmak. CHP AKP'nin, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması ile ilgili teklifine "Anayasaya aykırı ama evet" demek yerine karşı durabilse, insanları sokaklara dökebilse ve faşizm her saldırdığında alanlara daha güçlü çıkabilse...
CHP'nin bu tarihi sorumluluğu yerine getirebileceğini sanmıyorum ama kim bilir belki onurlu bir duruş sergileyecek ve "bir şey yapacak" CHP'li milletvekili sayısı sandığımızdan çok daha fazladır.